SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

FEDAİLU’S-SAHABE

<< 1558 >>

46. NEBİ S.A.V.IİN VE ASHABININ MEDİNE'YE GELİŞLERİ

 

حدثنا أبو الوليد: حدثنا شعبة قال: أنبأنا أبو إسحاق، سمع البراء رضي الله عنه قال:

 أول من قدم علينا مصعب بن عمير وابن مكتوم، ثم قدم علينا عمار بن ياسر وبلال رضي الله عنهم.

 

[-3924-] Bera r.a. dedi ki: "Yanımıza ilk gelen kişi Mus'ab b. Umeyr ile İbn Ümmü Mektum oldu. Daha sonra yanımıza Ammar b. Yasir ile Bilal (Allah hepsinden razı olsun) geldi."

 

 

حدثنا محمد بن بشار: حدثنا غندر: حدثنا شعبة، عن أبي إسحاق قال: سمعت البراء بن عازب رضي الله عنهما قال:

 أول من قدم علينا مصعب بن عمير وابن أم مكتوم، وكانا يقرئان الناس، فقدم بلال وسعد وعمار بن ياسر، ثم قدم عمر بن الخطاب في عشرين من أصحاب النبي صلى الله عليه وسلم، ثم قدم النبي صلى الله عليه وسلم، فما رأيت أهل المدينة فرحوا بشيء فرحهم برسول الله صلى الله عليه وسلم، حتى جعل الإماء يقلن: قدم رسول الله صلى الله عليه وسلم، فما قدم حتى قرأت: {سبح اسم ربك الأعلى}. في سور من المفصل.

 

[-3925-] Bera b. A'zib r.a. dedi ki: "Yanımıza ilk gelen Mus'ab b. Umeyr ve İbn Ümmü Mektum oldu. Bunlar insanlara Kur'an öğretiyorlardı. Bilal, Said ve Ammar b. Yasir de geldi. Daha sonra Ömer b. el-Hattab, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ashabından yirmi kişi ile birlikte geldi. Sonra da Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem geldi. Medine halkının ResuluIlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in gelişine sevindikleri kadar bir şeye sevindiklerini görmedim. Hatta cariyeler bile:

 

ResuluIlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem geldi, diyorlardı. O Medine'ye ancak ben Mufassal bölümünden bir takım surelerle birlikte "Sebbihisme Rabbike'l-a'la" suresini de öğrendikten sonra geldi."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"O (Medine'ye) ancak ben Mufassal bölümünden bir takım surelerle birlikte "Sebbihisme Rabbike'l-a'la" suresini öğrendikten sonra geldi." Yani bu sureyi Mufassal bölümünden bir takım surelerle birlikte ezberlemiştim. Bu rivayetin gereği olarak "Sebbihisme Rabbike'l-a'la" suresi Mekke'de inmiştir.

 

Ancak bu tartışılır bir sonuçtur. Çünkü İbn Ebi Hatim'in, Hayde yoluyla rivayet ettiğine göre yüce Allah'ın: "Felah bulmuştur, arınıp temizlenen, Rabbinin adını zikredip namaz kılan"[A'la, 14-15] buyrukları bayram namazı ile Fıtır sadakası hakkında nazil olmuştur. Senedi de hasendir. Bunların her birisi ise hicretin ikinci yılında teşri' olunmuştur. Bu sebeple bu surenin bu son iki ayetinin Medine'de inmiş olması mümkündür.

 

Bundan daha kuwetli bir görüş ise surenin tamamının Mekke'de inmiş olduğudur. Daha sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "namaz kılan" buyruğu ile bayram namazının "arınıp temizlenen (tezekki eden)" buyruğundan kastın da Fıtır sadakası olduğunu beyan etmiş olabilir. Çünkü beyanın hitap vaktinden sonraya bırakılması caizdir. Problem olarak görülen bu hususa iki bakımdan cevap verilebilir: Birincisi bu iki ayet dışında surenin Mekki olma ihtimali, ikincisi -ki bu da daha sahihtir- surenin tamamının Mekke'de inmiş olması, sonra da Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yüce Allah'ın: "Felah bulmuştur teze kk i eden ve Rabbinin adını anarak namaz kılan" buyrukları ile bayram namazı ve Fıtır sadakasının kastedildiğini beyan etmiş olabilir. Çünkü ayetin muhtevası, maksadın ne olduğu beyan edilmeksizin zikir ve namazın teşvik edilmesinden ibarettir. Daha sonra sünnet bunu beyan etmiş olmaktadır.

 

 

حدثنا عبد الله بن يوسف: أخبرنا مالك، عن هشام بن عروة، عن أبيه، عن عائشة رضي الله عنها أنها قالت:

 لما قدم رسول الله صلى الله عليه وسلم المدينة، وعك أبو بكر وبلال، قالت: فدخلت عليهما، فقلت: يا أبت كيف تجدك، ويا بلال كيف تجدك، قالت: فكان أبو بكر إذا أخذته الحمى يقول:

كل امرئ مصبح في أهله - والموت أدنى من شراك نعله.

وكان بلال إذا أقلع عنه يرفع عقيرته ويقول:

ألا ليت شعري هل أبيتن ليلة - بواد وحولي إذخر وجليل وهل أردن يوما مياه مجنة - وهل يبدون لي شامة وطفيل قالت عائشة: فجئت رسول الله صلى الله عليه وسلم فأخبرته، فقال: (اللهم حبب إلينا المدينة كحبنا مكة أو أشد، وصححها، وبارك لنا في صاعها ومدها، وانقل حماها فاجعلها بالجحفة).

 

[-3926-] Aişe r.anha'nın şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'ye geldikten sonra Ebu Bekir ve Bilal ateşli bir hastalığa yakalandı. (Aişe) dedi ki:

 

Onların yanlarına girdim. Babacığım, kendini nasıl buluyorsun, dedim. Ey Bilal kendini nasıl buluyorsun, diye sordum.

 

(Aişe) dedi ki: Ebu Bekir hummaya yakalandı mı şöyle derdi:

 

"Aile halkı arasında sabahı eden herkese Ölüm daha yakındır, ayakkabısının bağından."

 

Bilal'in de humması kesildi mi yüksek sesle (ağlayarak) şöyle derdi:

 

"Ah keşke bilsem acaba geçirecek miyim bir gece Etrafında izhir ve küçük otların bittiği bir vadide Bir gün olsun Micenne sularına varacak mıyım Mekke'ye yakın Şame ve Tam tepelerini görebilecek miyim?"

 

Aişe dedi ki: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına gelip, ona durumu haber verince şöyle dedi:

 

Allah'ım, Mekke'ye olan sevgimiz gibi ya da daha fazlasıyla Medine'yi bize sevdir ve (havasını) sağlıklı kıl. Bizim için sa'ını ve muddunu bereketli kıl. Onun hummasını başka yere naklederek el-Cuhfe'ye koy."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Medine'ye geldik." Ebu Usame'nin Hişam'dan diye naklettiği rivayette şöyle denilmektedir: "Orası da Allah'ın arzının vebası en çok olan bir yer idi." Muhammed b. İshak'ın, Hişam b. Urve'den rivayeti de buna yakın olup, orda şu fazlalık da vardır: "Hişam dedi ki: Medine'nin vebası cahiliye döneminde bilinen bir husustu. Bir kimse oraya girip de onun vebasından kurtulmak isterse ona, anır derlerdi. O da eşeğin anırdığı gibi anırırd!."

 

"Ateşli hastalıklıdan kasıt hummadır .

 

 

حدثني عبد الله بن محمد: حدثنا هشام: أخبرنا معمر، عن الزهري: حدثني عروة بن الزبير: أن عبيد الله بن عدي بن الخيار أخبره: دخلت على عثمان. وقال بشر بن شعيب: حدثني أبي، عن الزهري: حدثني عروة بن الزبير: أن عبيد الله بن عدي بن الخيار أخبره قال:

 دخلت على عثمان، فتشهد ثم قال: أما بعد، فإن الله بعث محمدا صلى الله عليه وسلم بالحق، وكنت ممن استجاب لله ولرسوله، وآمن بما بعث به محمد صلى الله عليه وسلم، ثم هاجرت هجرتين، نلت صهر رسول الله صلى الله عليه وسلم، وبايعته، فوالله ما عصيته ولا غششته حتى توفاه الله.

تابعه إسحاق الكلبي: حدثني الزهري: مثله.

 

[-3927-] Urve b. Zübeyr'den rivayete göre; Ubeydullah b. Adiy b. el-Hiyar kendisine haber vererek dedi ki:

 

"Osman'ın yanına girdim. Kelime-i şahadet getirdikten sonra dedi ki: Şüphesiz Allah Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i hak ile gönderdi. Ben de Allah'ın ve Resulünün davetini kabul eden Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile gönderileniere iman eden birisi oldum. Sonra da iki defa hicret ettim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e damat oldum, ona bey'at ettim. Allah'a yemin ederim, yüce Allah onun ruhunu kabzedinceye kadar ona ne isyan ettim, ne de onu aldattım."

 

 

حدثنا يحيى بن سليمان: حدثني ابن وهب: حدثنا مالك، وأخبرني يونس، عن ابن شهاب قال: أخبرني عبيد الله بن عبد الله: أن عبد الله بن عباس أخبره:

 أن عبد الرحمن بن عوف رجع إلى أهله وهو بمنى، في آخر حجة حجها عمر، فوجدني، فقال عبد الرحمن: فقلت: يا أمير المؤمنين، إن الموسم يجمع رعاع الناس وغوغاءهم، وإني أرى أن تمهل حتى تقدم المدينة، فإنها دار الهجرة والسنة والسلامة، وتخلص لأهل الفقه وأشراف الناس وذوي رأيهم. قال عمر: لأقومن في أول مقام أقومه بالمدينة.

 

[-3928-] İbn Şihab dedi ki: Bana Ubeydullah b. Abdullah'ın haber verdiğine göre İbn Abbas kendisine şunu haber vermiştir:

 

"Abdurrahman b. Avf, Ömer'in yaptığı son haccı esnasında Mina'da iken ailesinin yanına döndü. Ömer beni görünce: Ey Abdurrahman, dedi.

 

Ben: Ey mu'minlerin emiri dedim. Şüphesiz hac mevsiminde sıradan ve anlayışsız insanlar da bir araya gelir. Benim görüşüme göre Medine'ye varıncaya kadar bu işe mühlet vermendir. Çünkü orası hicret, sünnet ve esenlik yurdudur. Orada fıkıh ehli, insanların eşrafı ve görüş sahipleri ile baş başa kalırsın.

 

Ömer dedi ki: Andalsun Medine'de (hitap etmek üzere) ayağa kalkacağım ilk günde ayağa kalkıp (şunları) söyleyeceğim ... "

 

 

حدثنا موسى بن إسماعيل: حدثنا إبراهيم بن سعد: أخبرنا ابن شهاب، عن خارجة بن زيد بن ثابت: أن أم العلاء، امرأة من نسائهم بايعت النبي صلى الله عليه وسلم، أخبرته:

 أن عثمان بن مظعون طار لهم في السكنى، حين قترعت الأنصار على سكنى المهاجرين، قالت أم العلاء: فاشتكى عثمان عندنا فمرضته، حتى توفي وجعلناه في أثوابه، فدخل علينا النبي صلى الله عليه وسلم، فقلت: رحمة الله عليك أبا السائب، شهادتي عليك لقد أكرمك الله، فقال النبي صلى الله عليه وسلم: (وما يدريك أن الله أكرمه). قالت: قلت: لا أدري، بأبي أنت وأمي يا رسول الله، فمن؟ قال: (أما هو فقد جاءه والله اليقين، والله إني لأرجو له الخير، وما أدري والله وأنا رسول الله ما يفعل بي). قالت: فوالله لا أزكي أحدا بعده. قالت: فأحزنني ذلك، فنمت، فأريت لعثمان ابن مظعون عينا تجري، فجئت رسول الله صلى الله عليه وسلم فأخبرته، فقال: (ذلك عمله).

 

[-3929-] Harice b. Zeyd b. Sabiften rivayete göre; "(Ensar) hanımlarından birisi olan ve Nebi s.a.v.'e da bey'at etmiş bulunan Ümmü'l-Ala'nın kendisine haber verdiğine göre muhacirlerin (hangilerinin kimin yanında) barınacağını tespit etmek üzere kura çektiklerinde kendileriyle beraber kalmak üzere kurada Osman b. Maz'un çıkmıştı.

 

Ümmü Ala dedi ki: Osman b. Maz'un yanımızda hastalandı. Ben de vefat edinceye kadar ona hasta bakıcılık yaptım. Onu elbiselerine sardık. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem yanımıza girdiğinde: Ben ey Ebu's-Saib Allah'ın rahmeti üzerine olsun. Senin için şahadet ederim ki andolsun Allah sana ikramda bulunmuştur, dedim.

 

Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

 

Allah'ın ona ikramda bulunmuş olduğunu nerden anladın? Ümmü el-Ala dedi ki: Ben ona: Ey Allah'ın Resulü babam anam sana feda olsun, eğer ona ikram etmemişse kime ikram edeceğini bilemiyorum, dedim.

 

Allah Resulü şöyle buyurdu: Allah'a yemin ederim, ona şu anda yakın gelmiş bulunuyor. Allah'a yemin ederim, onun lehine hayır ümid ediyorum. Bununla birlikte ben Allah'ın ResuIü olduğum halde Allah'a yemin ederim ki bana neler yapılacağını bilmiyorum.

 

Ümmü el-Ala dedi ki: Allah'a yemin ederim, ondan sonra kimseyi tezkiye etmeyeceğim. Ümmü Ala dedi ki: Ama bu durum beni Ülmüştü. Uyudum, Osman için akan bir pınar gördüm. Gelip Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gördüğüm rüyayı haber verdim. O, onun amelidir, dedi."

 

 

حدثنا عبيد الله بن سعيد: حدثنا أسامة، عن هشام، عن أبيه، عن عائشة رضي الله عنها قالت:

 كان يوم بعاث يوما قدمه الله عز وجل لرسوله صلى الله عليه وسلم، فقدم رسول الله صلى الله عليه وسلم المدينة، وقد افترق ملؤهم، وقتلت سراتهم، في دخولهم في الإسلام.

 

[-3930-] Aişe r.anha dedi ki: "Buas günü, yüce Allah'ın Resulü lehine ve İslama girişlerine zemin olmak üzere önceden hazırlamayı takdir buyurduğu bir gün olmuştu. Çünkü Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'ye geldiğinde onların ileri gelenleri darmadağın olmuş, önderleri öldürülmüş bulunuyordu."

 

 

حدثني محمد بن المثنى: حدثنا غندر: حدثنا شعبة، عن هشام، عن أبيه، عن عائشة:

 أن أبا بكر دخل عليها، والنبي صلى الله عليه وسلم عندها، يوم فطر أو أضحى، وعندها قينتان تغنيان بما تقاذفت الأنصار يوم بعاث، فقال أبو بكر: مزمار الشيطان؟ مرتين، فقال النبي صلى الله عليه وسلم: (دعهما يا أبا بكر، إن لكل قوم عيدا، وإن عيدنا اليوم).

 

[-3931-] Aişe r.anha'dan rivayete göre "Bir ramazan bayramı -yahut kurban bayramı- günü yanında Buas günü Ensarın çalıp oynadıkları sözleri nağmeli olarak söyleyen iki cariyenin de bulunduğu bir sırada Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de yanında bulunuyorken Ebu Bekir r.a. yanlarına girdi.

 

Ebu Bekir -iki defa-: Şeytanın çaIgıIarı mı deyince, Nebi Sallallahu Aleyhi ve SellemşöyIe buyurdu:

 

Onlara ilişme ey Ebu Bekir, her bir toplumun bir bayramı vardır. Bizim bayramımız da işte bu gündür."

 

 

حدثنا مسدد: حدثنا عبد الوارث. وحدثنا إسحاق بن منصور: أخبرنا عبد الصمد قال: سمعت أبي يحدث: حدثنا أبو التياح يزيد بن حميد الضبعي قال: حدثني أنس بن مالك رضي الله عنه قال:

 لما قدم رسول الله صلى الله عليه وسلم المدينة، نزل في علو المدينة، في حي يقال لهم بنو عمرو بن عوف، قال: فأقام فيهم أربع عشرة ليلة، ثم أرسل إلى ملأ بني النجار، قال: فجاؤوا متلقدي سيوفهم، قال: وكأني أنظر إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم على راحلته وأبو بكر ردفه، وملأ بني النجار حوله، حتى ألقى بفناء أبي أيوب، قال: فكان يصلي حيث أدركته الصلاة، ويصلي في مرابض الغنم، قال: ثم أمر ببناء المسجد، فأرسل إلى ملأ بني النجار فجاؤوا، فقال: (يا بني النجار، ثامنوني حائطم هذا). فقالوا: لا والله، لا نطلب ثمنه إلا إلى الله. قال: فكان فيه ما أقول لكم، كانت فيه قبور المشركين، وكانت فيه خرب، وكان فيه نخل، فأمر رسول الله صلى الله عليه وسلم بقبور المشركين فنبشت، وبالخرب فسويت، وبالنخل فقطع، قال: فصفوا النخل قبلة المسجد، قال: وجعلوا عضاديته حجارة، قال: جعلوا ينقلون ذاك الصخر وهم يرتجزون، ورسول الله صلى الله عليه وسلم معهم، يقولون: (اللهم إنه لا خير إلا خير الآخره، فانصر الأنصار والمهاجره).

 

[-3932-] Enes b. Malik r.a. dedi ki: "ResuIullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'ye gelince, Medine'nin üst taraflarında Amr b. Avf oğulları diye anıIan bir topIuIuğun arasında konakladı. (Enes) dedi ki: AraIarında ondört gün ikamet etti. Sonra Neccar oğullarından ileri geIen bazı kimseIere haber gönderdi.

 

(Enes) dedi ki: KılıçIarını kuşanmış oIarak geIdiler. Sanki ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i bineği üzerinde, Ebu Bekir de terkisinde, Neccar oğullarından o gelenleri de onun etrafında görüyor gibiyim. Nihayet (eşyaları) Ebu Eyyub'un a\Zlusuna bırakıldı.

 

(Enes) dedi ki: Allah Resulü namaz vakti nerede girerse, orada namaz kılardı. Koyun ağılıarında dahi namaz kıldığı olurdu. Daha sonra mescidin bina edilmesini emretti. Neccar oğullarından ileri gelen kimselere haber gönderdi. Onlar da gelince dedi ki: Ey Neccar oğulları, bana bu bahçenizin bedelini söyleyiniz. Onlar Allah'a yemin ederiz olmaz. Biz bunun bedelini Allah'tan başkasından istemeyiz dediler.

 

(Enes) dedi ki: Orada şimdi size söyleyeceklerim vardı: Orada müşriklerin bazılarının kabideri, bir takım yıkık kalıntılar ve birkaç hurma ağacı vardı. Resulullah s.a.v.'in emriyle müşriklerin kabideri açıldı (başka yere taşındı). Yıkıklar dümdüz edildi, hurma ağaçları da kesildi.

 

(Enes) dedi ki: Hurma ağaçlarını mescidin kıble tarafına dizdiler. Onun kapısının iki yanını ise taştan yaptılar. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlarla birlikte olduğu halde taşları taşıyor ve recez vezninde şöyle diyorlardı:

 

'Allah'ım, ahiret hayrı dışında yoktur bir hayır

 

Sen Ensar ile muhacirlere yardım et.' "

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Bana bedelini söyleyiniz." Yani burayı bana bedeliyle satınız.

 

"Resulullah s.a.v.'in emriyle müşriklerin kabirleri açıldı." İbn Battal der ki: İlim adamlarından herhangi bir kimseden müşriklerin kabirlerinin yeri mescid edinilsin diye açılacağına dair bir ifade tespit edemedim. Evet, mal buı mak isteği ile kabirlerin açılışı hususunda görüş ayrılığı vardır. Cumhur bunu caiz kabul ederken, Evzaı bunu kabul etmemiştir. Ancak bu hadis bu işin caiz oluşuna bir delildir. Çünkü müşrik bir kimsenin hayatta olsun, ölmüş olsun herhangi bir saygınlığı yoktur. Bununla alakah gerekli araştırma Mescidler bölÜmünde (428. hadiste) geçmiş bulunmaktadır.

 

"Recez vezninde söylüyorlardı. .. " Bu sahih kabul edilen görüşe göre bir şiir türüdür.